Nurdan K.
Adli Bilimler Kavramı ve Varoluş Nedenleri Üzerine..
Adli bilimler doğası gereği multidisipliner bir bilim dalıdır. Amacı, suç unsuru bulunan adli nitelikteki olaylarda; eldeki bulgu ve sonuçları değerlendirip; suçu aydınlatacak biçimde hukukun yararlanacağı delil haline getirmektir. Adli bilimler alanındaki bilim dalları, birbirleriyle iç içe geçmiş ve çoğu kez bunları kesin sınırlar ile ayırmak mümkün olmayabilir. Adli patoloji, adli biyoloji, adli mikrobiyoloji, adli osteoloji, adli diş hekimliği, adli trafik, adli belge inceleme, kriminalistik bunlardan bazılarıdır.

Şekil 1. Adli bilimlerin multidisipliner yapısı
Adli bilimlerin başlangıcına dair kesin bir tarih vermek mümkün değildir. Çünkü insanın var oluşundan bu yana hukuksal sorunlar ve bunların çözüm arayışları da var olmuştur. Tarihte hukuk ve tıp karşılıklı etkileşimde olarak adli bilimlerin temeli olan ‘adli tıp’ kavramını oluşturmuşlardır. Doktor İmhotep (Şekil 2) (M.Ö. 3000) Mısırda’ki başyargıcın özel hekimidir ve tarihteki ilk adli tıp uzmanlarından sayılmaktadır.

Şekil 2. Imhotep
Adli bilimlerin hizmet ettiği kanunların serüveni ise tarihteki ilk ve en iyi korunmuş yazılı kanun olan Hammurabi Kanunları (M.Ö. 1400) ile başlamıştır (Şekil 3). Daha sonra kanunların çeşitlenmeleri ile özellikle 19. yüzyıldan sonra mahkemelerde profesyonel uzmanlar tanık olarak görülmeye başlamışlardır. Bu uzmanlar çoğunlukla tabipler olmuşlar ve kaza, yaralanma ya da ölüm ile sonuçlanan olaylarda ilgili sorular hakkında görüş bildirmişlerdir. Böylece tıp bilimi daha sonra adli tıp adında üniversite ve kuruluşlarda yerini alarak bugünkü adli bilimlerin temelini oluşturmuştur.

Şekil 3. Hammurabi Kanunları
Tarihte bilinen ilk otopsi ise bu olaylardan yıllar önce 1374’te Fransa’da yapılmıştır. Hindistan’da bir memur olarak çalışan William J. Herschel’in insanların parmak izlerinin benzemediğini tespit ettiği aynı zamanlarda ise Henry Faulds’da aynı keşfi yaparak Nature dergisinde konuyla ilgili bir makale yayınladı (Şekil 4). Francis Galton ise 1892’de yayımladığı ‘Fingerprints’ (Parmak izleri) kitabında parmak izlerini sınıflandırmak için bir yöntem geliştirerek, kişiye özgüllüğünü kanıtlayan istatistiksel veriler belirtmiştir (Şekil 5).

Şekil 4. Henry Faulds Nature makalesi, 1880

Şekil 5. Francis Galton, 1982. Bir erkek çocuğunun parmak izinin yıllar arasında değişmediğini gösteren illüstrasyonu
İnsanların fiziksel özelliklerinin esas alınarak kimlik tespitini sağlayan antropometrik ölçümün temelini ise Fransız polis Alphonse Bertillon atmıştır (Şekil 6). 1893’te Avusturalyalı hakim Hans Gross kriminal araştırmalarda fizik, mineroloji, botanik ve kimya gibi bilimlerin uygulanmasına dair ilk kitabı yayınlamıştır. 1910’da Lyon’daki ilk polis laboratuvarının kurucusu olan Edmond Locard ise ‘Her temas bir iz bırakır ve bu iz takip edilerek suç ve suçlu arasında bağ kurulabilir.’ tezini öne sürerek ‘Locard ilkesi’ni ortaya koymuş ve Gross’tan sonra adli bilimlerin bakış açısını temellendirmiştir.

Şekil 6. Alphonse Bertillon tarafından geliştirilen ‘Bertillonaj’ sisteminin bir çizimi
Bu gelişmelerin yanı sıra tüm bilim dallarında yaşanan gelişmeler multidisipliner bir bilim olan adli bilimler içinde önemli mihenk taşları olmuştur. Bu yazımda adli bilimler kavramının temel prensiplerinin oluşumlarını sıralayarak, bu alanın gerekliliği üzerinde durmayı amaçladım. Bu geniş yelpazedeki bilim dallarını daha da yakından inceleyeceğim yazı dizimi yakında sizlerle paylaşma dileğiyle..
Herkese sağlıklı günler diliyorum.
Kaynakça
Koç S, Biçer Ü. Adli Tıbbın Tarihsel Gelişimi, Türkiye’deki Yapılanması ve Sorunları. Klinik Gelişim, 2009.
Tilstone W.J, Tilstone W, Savage K, Clarck L. Forensic Science: An Encyclopedia of History, Methods, and Techniques. ABC-CLIO, 2006 (Oxford-İngiltere).
Karakuş O. Adli Bilimler. Ankara: Adalet. ss. 1-3.
https://adlibilimler.net/2014/04/adli-bilimlerin-tarihsel-gelisimi/
https://www.nature.com/articles/022605a0